Seküler Dünyada Fıkıh Konuşmak

Seküler Dünyada Fıkıh Konuşmak

Özgür-Der İzmir Şubesinde bu hafta 'Seküler Dünyada Fıkıh Konuşmak' konusu işlendi.

Özgür-Der İzmir Şubesi Alternatif Eğitim Çalışmaları'nda bu hafta 'Seküler Dünyada Fıkıh Konuşmak' konusu işlendi. Seminerin sunumunu Hamza Türkmen gerçekleştirdi.

Hamza Türkmen, sohbet havasında geçen konuşması boyunca, yerel ve küresel gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu; 86 yıl önce şehid edilen İskilipli Atıf Hoca'ya ve Suriye kıyamına ilişkin tespitlerini dinleyicilerle paylaştı.

Hamza Türkmen, fıkhın 'söz ve amaçları kavrama noktasında keskin görüş' anlamına geldiğini; ıstılahta ise 'insanın leh ve aleyhinde olan şeyleri bilmesi' olarak yer aldığını ifade etti. Kur'an'da geçen konuyla alakalı beş T'nin de üzerinde duran Türkmen; tezekkür (bir konuyu anma, konuşma, üzerine düşünmek), tefekkür (gerçek anlamda düşünmek ve fikri harekete geçirmek), teakkül (akletmek), tebeddür (yaşanılan anın/olayın ve anlatılanın arka planını da görebilmek), tefakkuf (doğru biçimde fıkhetmek) eylemlerinden bağımsız bir hayat algısının sağlıklı olamayacağını belirtti.

Fıkıh konusunun ilmihal kitaplarında, yazıldığı günün şartlarını yansıtan sabitleşmiş normlarla değil, günümüzün problemlerine cevap verecek şekilde kimi güncellemelere gereksinim duyduğunu belirten Türkmen, ilmihallerin hatırı sayılır kısmını kaplayan abdest/temiz su konusunu örnek verdi. Sulardaki görünür kirliliğin yanı sıra, gözle görülemeyecek radyoaktif kirlenme ve bunun önlenmesine yönelik yapılması gerekenler gibi durumların da ilmihal konuları arasına girmesinin gerekliliğini vurguladı.

İslamî uyanış sürecinin bir şekilde taşıyıcısı olduğumuz halde, sürecin İslam'ı yaşama konusunda bir model oluşturamadığını ama kendini yetiştirmiş, İslamı temsil etme çabasında olmaya çalışan kişilerin ortaya çıktığını belirten Türkmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tam anlamıyla kuşatılmışız durumdayız. İş, ticari hayat, aile, kadın-erkek ilişkileri, müslümanlar arası dayanışma gibi konularımızı bile bu kuşatılmışlıktan bağımsız bir biçimde ele alamıyoruz. Kendi ilmihallerimizi oluşturmamız gerekli. Mesela bir adam borsada oynamakla ilgili fetva almak istiyor. Bir alim 'caiz', bir diğeri ise 'caiz değil' diyor. Adamın oynama niyeti varsa, doğal olarak cevaz veren fetvaya yöneliyor! Oysa böylesi konularda da, ayetteki 'sizden olan emir sahipleri' öğretisi dikkate alınmalıdır. Güncel meselelere ilaç olacak bir heyet oluşturulmalı; sorunlar tek bir kişinin bakış açısından çıkacak onaylara göre çözülmeye çalışılmamalıdır. Ayetteki 'ulu'l emirler' tabirinin espirisi de bu olsa gerektir.”

İctihad edebilmek için ayet, hadis, sünet bilgisinin dışında vakıanın da tam olarak ve nesnel bir biçimde kavranmasının da gerekliliği üzerinde duran Türkmen, insanın yıllarını Kur'an'a vermiş olsa da vakıayı tam olarak okuyamadığı durumlarda açık bir biçimde yanlış ictihadlara/yorumlara düşebileceğini örneklerle aktardı.

Modernizm-çağdaşlık kavramlarının da ayırdına varmamız gerektiğini ifade eden Hamza Türkmen, teknolojik araçları kullanmanın çağdaşlık olduğunu ama modernizm olmadığını söyledi.

Yoğun bir katılımın gözlendiği seminer, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

Fazlı İnderin – Haksöz Haber – İzmir 

Önceki ve Sonraki Haberler