Sünnete yaklaşımda yanlış yönelişler ve ulaşılan kazanımlar

Sünnete yaklaşımda yanlış yönelişler ve ulaşılan kazanımlar

Özgür-Der İzmir Şubesi alternatif eğitim seminerlerinin bu haftaki konusu; Hamza Türkmen ‘in sunduğu’’Sünnete yaklaşımda yanlış yönelişler ve ulaşılan kazanımlar ‘’ idi.

Özgür-Der İzmir Şubesi alternatif eğitim seminerlerinin bu haftaki konusu; Hamza Türkmen 'in sunduğu''Sünnete yaklaşımda yanlış yönelişler ve ulaşılan kazanımlar '' idi.

Türkmen; Kuran-ı Kerim de önceki toplulukların yolu, izlediği yol, metot, Allah'ın yasası anlamlarına gelen ''sünnet'' kavramının daha sonraları Resulullahın uygulamalarına izafe edilerek kullanıldığını belirtti.

Türkmen,''Rabbimiz, insanlardan peygamberimize itaat etmelerini istemekte, O'nun güzel bir örnek olduğunu vurgulamaktadır. O'nun örnekliği, aslı Kuran da olan hükümlerin uygulanması, hayata geçirilmesidir. Resul şarii değildir. Mutlak hüküm koyma yetkisi yoktur. Hüküm ancak Allah' a aittir.

Resul'ün sünneti şuhud (görünen, bilinen) âlemi ile ilgilidir. Gaybın bilgisi Kuran ile sınırlı olduğundan gayb ile ilgili sünnet olamaz.

Ancak tarihi süreç içinde ölçünün bulanıklaşması ile beraber sünnet kavramı, hadis kavramı ile özdeşleştirilmiştir. Sünnet, Resul'ün ortaya koyduğu pratiği ifade ederken, hadis terimi o pratiğin bize aktarımıdır ki doğal olarak zan ifade etmektedir.Zan içeren bir konu ile ise  itikat oluşturulamaz.,

Osmanlıdan günümüze aktarılan hadis külliyatının büyük bir kısmı arkeolojik kazılardan elde edilen metinlerin, tahkik edilmeden derlenmesinden oluşmuştur.

Diğer bir kısmı ise, Kuran ın amacı ile çelişen; zalim sultana itaatin farz addedildiği akaid kitaplarından, İmam Gazali'nin yorumlarının yer aldığı medrese ders kitaplarından ve Nur-u Muhammedi, Kâinatın efendisi gibi peygamberi ilahlaştıran yaklaşımları içeren tasavvufi metinlerden oluşmuştur.

Osmanlıdan devralınan -içinde şekli doğrular olmakla birlikte-eksik ve yanlış bir din anlayışı idi TC. ulus devleti de kuruluş aşamasında bu zaaflı anlayışı, gerektiğinde baskılar uygulayarak, kendi kontrolünde kullandı.

1960'lardan sonra yaşanan görece özgürlük ortamı ve çeviri faaliyetleri Müslümanların sünnetle ilişkilerinin yöntemine dair sorgulamalarına imkân oluşturdu.

İbni Teymyye ve Reşid Rıza'nın kitaplarının Türkçe çevirileri, Hizbuttahrir'in Kuran ve sünnete dönüş çabaları, sahih sünnet usulüne yönelişlerin başlangıcı olarak ele alınabilir.

1983'den sonra yayınlanan İktibas dergisi,1991 'den sonra yayınlanan Haksöz dergisi,88–89 yıllarında yayınlana Fecr yayınlarının kitapları, Batmanlı İslami Hareket üyelerinin çalışmaları, Muhammed Gazali'nin Nebevi sünnet adlı eseri, Ebu Reyye'nin Muhammedi sünnetin aydınlatılması adlı eseri, Denge yayınlarının kitapları, Umran dergisinin yazıları ve İslamiyat dergisinin bazı makaleleri Kur' an kaynaklı sünnet usulünün yakalanabileceği kazanımlardır.

Unutulmamalıdır ki; Kuran'ı belirleyen sünnet, hadis, icma veya kıyas değildir. Belirleyici olan ve sünneti de yönlendirenin Kuran-ı kerim olduğu gerçeğinden sapmadan , hadis külliyatı vs. diğer eserlerden faydalanılmalıdır

Sonuç olarak tüm bilgiler,- Kuran ve sünnet bilgisi de dâhil- entelektüel birikim yapmak için değil, yaşamlaştırmak ve amel etmek için edinilmelidir. ''  şeklinde konuştu.

Seminer; izleyicilerden gelen soruların cevaplandırılması ile son buldu.

Önceki ve Sonraki Haberler