Diktatör Sisi ve Zalim Çin Kocaeli’de Protesto Edildi

Diktatör Sisi ve Zalim Çin Kocaeli’de Protesto Edildi

Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle Kocaeli’de bir araya gelen Müslümanlar, Mısır ve Doğu Türkistan’da yaşanan sistematik zulümleri protesto ettiler.

Öğlen namazını müteakip İzmit'teki Fevziye Camii önünde bir araya gelen ve bünyesinde birçok yerel STK'nın yanı sıra AKV, Anadolu Platformu, Ensar Vakfı, İHH, İMH, İlim Yayma Cemiyeti, Memur-Sen, TÜGVA, Özgür-Der, Zeynep-Der gibi kuruluşları barındıran Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu üyeleri Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle Doğu Türkistan ve Mısır'daki zulümleri merkeze alan bir eylem gerçekleştirdi.

Diyanet-Sen Şube Başkanı Selami Tarcan'ın okuduğu Kur'an-ı Kerim ile başlayan eylem aynı zamanda Platform'un dönem sözcüsü olan Memur-Sen İl Şube Başkanı Şahin Yaşlık'ın okuduğu basın açıklamasıyla devam etti.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

BUGÜN EMPERYALİZMİ DURDURACAK OLAN MAZLUMLARIN DAYANIŞMASIDIR

Güzel Türkistan senge ne boldu

Sebep vakitsiz güllering soldu

Çemenler berbad kuşlar her feryad

Hemmesi mahsun bolmaz mı dil şad

Bilmem ne içün kuşlar uçmaz bahçeleringde..

Bugün, Dünya İnsan Hakları Günü.

Temel hakları güvence altına almak üzere İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ilan edilişi üzerinden 71 yıl geçti.

Batının yol açtığı dünya savaşlarında milyonlarca sivilin hayatını kaybetmesinden sonra İkinci Dünya Savaşı ardından ilan edilen bildirgeyle, yaşam hakkı, eşitlik ilkesi, masumiyet karinesi ve daha birçok temel hak sıralanarak, bunların her koşulda dokunulmazlığı kabul edilmişti.

Aradan geçen zamana rağmen, bugünkü küresel tablo göstermektedir ki, ihlallerin önlenmesi konusunda insanlık hala geçer not alamamıştır. Aksine, bugün uluslararası siyaset insan haklarını ve değerlerini bir kez daha yitirmiş görünmektedir. Üstelik temel haklar konusunda tüm insanlar eşit olduğu halde, birilerinin hayatı hala diğerlerinden daha değerli görülmektedir. Ne yazık ki insanlık için umut kaybedilmek üzeredir.

Kıymetli hazirun ; ABD'den Rusya'ya Çin'den AB'ye kadar küresel emperyalizm, insanlığa ve özelde İslam dünyasına karşı acımasız bir savaş yürütüyor. Küresel emperyalizm nedeniyle küresel yoksulluk ve açlık büyürken, iç savaşlar ve insani krizler derinleşiyor.

Bugün dünyada 66 ülkede savaş ve çatışma yaşanırken ölen her 4 kişiden 3'ünü siviller oluşturuyor. 2018 yılında  savaş ve çatışmalarda 12 binden fazla çocuk yaşamını yitirdi. BM'nin tespitlerine göre geçen yıl ölen ve yaralanan 24 binden fazla çocuğa karşı ağır hak ihlallerinin nedeni, çocukların savaşçı olarak kullanılması, cinsel şiddete maruz kalması ve hastane ya da okullara saldırılar düzenlenmesidir.

Değerli dostlar , kendini tüm insani değerlerin merkezi olarak gören Batı; bugün yabancı düşmanlığı, Müslüman karşıtlığı ve nefret suçları girdabına girmişken, dünyanın diğer ülkelerde sivillere yönelik her türlü ihlal "güvenlik" perdesi altında meşrulaştırılmaktadır. Bu ülkelerin başını yine Doğu Türkistan, Mısır, Suriye ve Filistin çekmiştir. Müslümanlara, çeşitli bahanelerle savaş açarak, acımazsızca yok ediyorlar.

1949 yılından bu yana Çin işgali altındaki Doğu Türkistan, her yıl sistematik olarak insan haklarının ayaklar altına alındığı bir hapishaneye dönüştürülmektedir. Komünist Çin rejimi, İspanyolların Endülüs'te yaptığı fiziki ve kültürel soykırımın benzerini Doğu Türkistan'daki Müslüman Uygur kardeşlerimize karşı gerçekleştiriyor. 28 toplama kampında tutulan 1 milyondan fazla Uygur, ideolojik programlarla kültürel, dini ve etnik yönden asimile ediliyor. Kampların dışında kalanlar ise evlerine yerleştirilen ve birlikte yaşamak zorunda bırakıldıkları Çinli erkekler üzerinden baskı görüyor .Ölüm, hapis, işkence ve zorla alıkoyma uygulamaları dünyadan gelen tüm tepkilere rağmen devam etmektedir. Kesin rakamlar tam olarak tespit edilemese de insan hakları kuruluşların tahminlerine göre son 10 yılda öldürülen Uygur sayısı 10 bini aşmış durumdadır. Kulaklar sağır, gönüller körleşmiş bu modern dünyada. Ne Çin işkencesi görülüyor, ne de zulüm altında yükselen feryatlar duyuluyor.

Bölgede halen 1 milyondan fazla Uygur "eğitim kampı" adı altında kurulan toplama kamplarında tutulmakta, burada insanların inançlarına aykırı dahi olsa zorla ideolojik eğitimler verilmekte ve potansiyel tehdit olarak görülenler cezalandırılmaktadır.

Kıymetli arkadaşlar, çok sayıda Uygur Aydını ve Kanaat Önderi haksız yere tutuklu bulunuyor. Bunların bir bölümü ya hapiste iken yada bırakıldıktan hemen sonra hayatını kaybetmiştir. Sadece insanların yaşamına değil, kültürlerine yönelik ihlaller de dikkat çekmektedir. Birçoğu Uygur kültürünü ve dini eserlerini ihtiva eden 730 çeşit kitap ya yasaklanmış yada yok edilmiştir. 100'den fazla web sitesi kapatılmış ve yöneticileri tutuklanmıştır. Kuran okumanın, terör eğitimi ; namaz kılmanın terör eylemi ve oruç tutmanın devlete başkaldırı olarak ilan edildiği Doğu Türkistan fotoğrafı, Çin'in bu yüzyıla hediye ettiği utanç tablosudur.

Çin'deki zulmü aratmayan ihlallerin bir diğer adresi Mısır'daki Sisi diktatörlüğüdür. 2013 yılındaki darbenin ilk zamanlarındaki katliamlar zamanla azalsa da, siyasi muhaliflere yönelik kaçırma, gizli alıkonma, işkence ve infaz gibi en ağır insan hakları ihlalleri sistematik olarak devam etmektedir. Mısır rejimi cezaevlerinde çoğu İhvan üyesi siyasi gruplardan tutuklu insan sayısının 40 binin üzerinde olduğu bilinmektedir. Yüzlerce kişiye idam cezası verilmiş ve maalesef bu idamların bir kısmı ailelere bile haber vermeden infaz edilmiştir. Seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ise 7 yıllık işkence ve kötü muameleye daha fazla dayanamayarak bu yıl Mahkemede duruşma esnasında hayatını kaybetmiştir. 

Öte yandan sınırımızın hemen karşı tarafında Suriye'de 2019 yılı aynı oranda kasvetli geçmiştir. Son bir yılda başta İdlip olmak üzere, değişik sivil yerleşim bölgelerine yönelik rejim saldırılarında en az 3 bini aşkın sivil hayatını kaybetmiştir. 2011'den beri çatışmalarda veya hapishanelerde bir şekilde öldürülen sivillerin sayısı yarım milyonu aşmıştır. Sivillere yönelik tehditler nedeniyle Suriye içinde 6 Milyon sivil yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalırken, 5 milyona yakın kişi ülke dışında mülteci konumuna düşürülmüştür. Halen 80 binden fazla insan kayıp olarak kayıtlara geçmiştir.

Kıymetli hazirun; bir noktaya daha dikkat çekelim Orta Afrika, Sudan, Irak, Somali, Çeçenistan ve diğer birçok İslam ülkesinde emperyalizmin ve işbirlikçilerinin sebep olduğu ağır insan hakları ihlalleri, ölümcül saldırılar yaşanıyor. Son 25 yılda savaşlarda 12,5 milyon Müslüman yaşamını yitirdi. Bu küresel çaplı bir soykırımın müsebbibi ya da faili emperyal sömürü düzenidir. İşgal altındaki Filistin'de 2019 yılı, onlarca insanın hayatını kaybettiği Gazze saldırıları ve Kudüs'teki yıkımlarla dikkat çekerken, Yemen, Irak ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde 2019 yılı insan haklarının neredeyse rafa kaldırıldığı dönem oldu.  

Biz bugün bütün Türkiye'de 81 ilde aynı anda sesleniyoruz!

Bizler Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülü olarak, dünyanın yaşadığı insani krizin arkasında emperyalizmin sömürü düzeninin olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. İnsanlığın zulümden kurtuluşunun ezilen toplumların ve İslam dünyasının dayanışmasından geçtiğine inanıyoruz.

Bizler Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülü olarak Dünya İnsan Hakları günü münasebetiyle, bütün vicdanlı insanları, bütün erdemli hareketleri insanlık ortak paydasında mazlumlarla dayanışmaya davet ediyoruz.

Buradan bütün dünyaya haykırıyoruz:

Dünyanın neresinde olursa olsun mazlumların yanında zulme karşı durmaya devam edeceğiz.

Emperyalizmin sömürü düzenine karşı direniş ateşini her koşulda bunlara dur demeyi sürdüreceğiz.

Biz vicdanın sesiyiz. Bütün sesleri sustursalar da vicdanın sesini susturamazlar.

Tarihe ve insanlığa karşı sorumluluğumuz gereği susmayacağız.

Mısır, Suriye, Doğu Türkistan ve Filistin zindanlarındaki kardeşlerimiz özgür oluncaya, dökülen kanlar duruncaya kadar mazlumların sesi, çığlığı olacağız.

Bunun için tüm mazlumların ortaklaştığı sivil dayanışma zamanı gelmiştir. Ses ver Türkiye!

Önceki ve Sonraki Haberler