Siverek'te "İslam'da Sanat Anlayışı" konuşuldu

Siverek'te "İslam'da Sanat Anlayışı" konuşuldu

Siverek Özgür-Der'de Alternatif eğitim Hüseyin Şirin'in sunduğu "İslam'da Sanat Anlayışı" adlı seminerle devam etti.

Sunumunun başında sanatın ortak bir tanımının olmadığı ama herkesin kendine has bir tanımlama getirdiği bundan hareketle kendine özgü bir tanımla zekanın malzemeyi kullanıp aranan ideali ortaya koyma çabası olarak tanımlanabileceğin ifade etti.

Ayrıca; İnsanın inanç, düşünce ve duygularını söz, ses, çizgi, biçim gibi araçlarla güzel bir biçimde anlatan çabasından doğan ruhi bir faaliyet olduğunu ve saat kelimesinin Arapça kökenli bir kavram olduğunu vurguladı. Yaratma kavramının kullanılırken külli ve cüzi iradenin karıştırılmaması gerektiğini külli irade ile yaratmanın Allah'a ait olduğunu insanın yaratmasının ancak elindekilerle bir şeyi, başka bir şeye dönüştürebilme olduğunu bundan hareketle Müslümanların yaratma kavranın kullanırken ıstılahı anlamada kullanamayacağına değindi.

Ali Şeraitinin din bir kapıya benzetişini sanatı ise bir pencereye benzediğine değinen Şirin dini ve dünyayı algılamada sanatın bir aracı olduğuna olanla değil olması gerekenle ilgilenilmesine değindi.

Bugün dünyasında en kötü görevler en çirkin ve en düşmanca fonksiyonların satın özerine yıkıldığını tarihte genelde din özerine işlenen suiistimallerin bugün saat adıyla yapıldığını belirti.

Sanatla insanın kendini daha iyi ifade ettiğini özlemlerini hasretlerini duygu ve düşüncelerini sanatla daha güzel ifade ettiğini bu yüzden farklı tarihlerde ve toplumlarda Müslümanların bu alanları kullandığını ve bu alanların tevhit hakikatini dikkate alarak harama bulaşmadan tüm sanatsal alanları kullanması gerektiğini hayatın boşluk kabul etmediğini boşlukların Müslüman olmayanlar tarafından ve kendi emellerince doldurduklarına değindi.

Müslümanların  geleneğinde heykeltıraşlık olarak adlandırılacak insan veya hayvan figürlerinin genelde olumlu karşılanmadığını bunun temel nedeninin zamanla bu tür eserlerin insanların zihninde bir tabu haline geldiğini ve bu tabuların putlaşmaya yol açtığını, bir sanat eserinin kullanılıp kullanılmadığını onun gerek zihinde gerekse de sosyal yaşamda tabuya yol açıp açmayacağına bakılması gerekir. İslam geleneğinde en somut örneklemenin Hz. Ömer tarafından ortaya konulduğunu Hz. Ömer'in Acemlerin yaptığı değerli bir halıyı parçalaması ve Peygamberin altında dinlendiği ağacı kestirmesindeki hikmetin tabuları yıkmak olduğunu yoksa sanatsal içeriklere karşı olmadığına değindi.

Müslüman sanatçıların bazı özellikleri ile diğer sanatçılardan ayrıldığına değinen ŞİRİN;

Müslüman'ın yaratma iddiasında değil güzeli keşfetme ve imar etme iddiası olmalıdır.

Ölçüsüzce değil haram ve helal sınırlarına bağlı kalarak bu eserini icra edebilir.

O nefsin heva ve hevesinin peşinde değil mutlak güzelliğin peşinde koşmalıdır.

Ne sanatını nede kendisini putlaştırır.

Mükemmele sadece Allah'ın ulaşabildiği bir bilinçle sanatla uğraştığını ifade ederek sunumunu sonlandırdı.

Haber: Murat Başaran

Önceki ve Sonraki Haberler