Özgür-Der Tatvan: Kürt Sorunu Silahla Çözülmez!

Özgür-Der Tatvan: Kürt Sorunu Silahla Çözülmez!

Özgür-Der Tatvan Şubesi 27 Nisan Pazartesi tarihinde "Kürt Sorununa Çözüm; Üniformasız, Panzersiz ve Dipçiksiz Siyasetle Mümkündür!" başlıklı bir basın bildirisini bugün Tatvan halkına dağıttı.

Basın Bildirisinin Tam Metni:

Kürt Sorununa Çözüm; Üniformasız, Panzersiz ve Dipçiksiz Siyasetle Mümkündür!

Hakkari'de protesto düzenleyenlere karşı polisin müdahale şekli, panzerlerle, göz yaşartıcı bombalarla ve nihayet dipçiklerle çözüm aramak sadece beyhude değil aynı zamanda akılsızca, acımasızca bir siyasettir. 14 yaşındaki Seyfi Turan'ın Özel Harekât polisi tarafından öldüresiye dipçiklenmesi, fevri ve ferdi bir görev suiistimali değildir maalesef. Sokak aralarında, yakaladıkları çocukları dipçik darbeleriyle yere seren Özel Harekâtçılar sadece zulüm ve düşmanlık trendini yükseltmektedir.

Kürtlere yapılan bu zulüm, sadece medyaya yansıyan binlerce, belki on binlerce örnekten biridir Filistin'deki kolu kırılan çocuğun kaderiyle, Hakkâri de kafası vahşice parçalanan çocuğun kaderi arasında hiçbir fark yoktur. Filistinli çocuklar için gözyaşı dökenlerin ağızlarından bir kelimelik tepki dökülmüyor, bunların gözleri uzaktaki vahşeti görmeye mi programlanmış yakını göremiyorlar mı?  

 Kürt sorununa ulus devletin resmi ideolojisi çerçevesinde tek tipleştirici, bir perspektif ile çözüm aramaya çalışan Hükümet'in durumu, çözümsüzlükte ısrar etmek anlamına gelmektedir. Kürt toplumunu diliyle, tarihiyle, siyasetiyle ancak resmi ideolojinin sınırlarına riayet etmeleri şartıyla kabul etmek bir lütuf, bir açılım veya kardeşlik ortamının tesisi için fedakârlık yapmak değildir. Başbakan Erdoğan'ın bütün seçim çalışmalarında meydanlardaki kalabalığa bir yemin/ant olarak tekrarlatıp sadakat istediği "Tek Devlet, Tek Bayrak, Tek Vatan…" sloganları olsa olsa Türk ve Kürt kavmiyetçiliğini azdırmakta ve Kürt sorununu daha derin bir çözümsüzlüğe doğru sürüklemektedir.

Özgür-Der olarak kısaca şu maddelerin altını çiziyoruz.

Laik ve batıcı Devletin uyguladığı yanlış politikalar, bu coğrafyada yaşayan halklara mutluluk ve huzur getirmediği gibi, yine laik kafalı ve Avrupa sevdalısı Kürt hareketleri de asla halklarına mutluluk ve huzur getiremediler. Bu nedenle Kürt halkının da, Türk halkının da mutluluğu Yüce Rablerinin kendilerine gönderdiği kılavuz olan Kur an ı Kerimin rehberliğindedir.

İslami kimlikle, tüm mazlum halklara ve özellikle Kürt halkına yönelik yapılan zulümler her platformda açıkça dile getiriilip, yaşanan bu zulümlere karşı çıkılmalıdır. Zulüm kimden gelirse gelsin zulümdür, zulme karşı koymak ta Müslümanın görevidir, zulme sessiz kalmak zulme ortak olmaktır

Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz. (  Hud suresi 113. Ayet)

Müslümanlar olarak ne var olan zulümlere razı olabiliriz, ne de kardeş halkların arasına kin ve nefret tohumlarının atılmasına seyirci kalabiliriz. Çünkü bu durum ancak haçlı ruhlu emperyalistlerin arzularını kabartacaktır.

—Arzumuz ve hedefimiz iki kardeş kavmi ayrılık noktasına getiren zulmün ve adaletsizliğin giderilmesidir. Bu ülkede yaşayan her kavmin bu ülkenin asli sahibi olduğunun anayasal düzeyde kayıt altına alınıp kabul ve ilan edilmesi ve pratiğe aktarımı gerekir.

—Ulusçu politikaların sebep olduğu, ölüm, işkence, yıkım ekonomik kayıpların kısaca maddi ve manevi zararların telafi edilmesi gereklidir.

 —Kürtçe radyo-televizyon yayınının önündeki tüm hukuksal ve bürokratik engel ve sınırlamalar kaldırılmalıdır.

—Anadili Kürtçe olan vatandaşların en doğal ve en insani hakları olan kendi anadillerinde öğrenim hakkı tanınmalıdır.

—Kürtçenin cami, eğitim, sağlık, adalet gibi alanlarda kullanımı için gerekli altyapı oluşturulmalıdır.

—Yerleşim yerlerinin eski isimleri iade edilmelidir.

—Bölgenin ekonomik geri kalmışlığının aşılması için somut ve gerçekçi adımlar atılmalıdır.

—Şiddet ve çatışma ortamı sona erdirilerek, barış ortamı sağlanmaya çalışılmalıdır.

—Kürtlerin kendi kimlikleriyle siyaset yapabilmelerinin önü açılmalıdır.

İnsani çözüm militarist siyasetten ve Türk kimliği dışındaki diğer kimliklere düşmanlık etmeyi marifet sayan Devlet ve Hükümet politikalarından vazgeçmekle başlar

EM BIRATÎYA İSLÂMÎ U AZADÎ DIXWAZIN!

İSLAM KARDEŞLİĞİ VE ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ!.

ÖZGÜR-DER TATVAN ŞUBESİ

Haksoz haksöz

Haber Paylaş
EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu
Bu habere toplam 2 yorum eklenmiştir.
abdullah
28 Nisan 2009 Salı 00:16
kürt sorunu??
Hala anlayamadiniz; ortada bir kürt sorunu yok... Sistemden cok ii beslenen bir cuntaci güruhun sistemin bekasi icin dayatmalari var.. Disardan emir geldiginde bu grup o bölgeyi bosaltmak icin bir numara cekiyor ve siz bunu kürt sorunu olarak anliyorsunuz. PKK niz da DTP niz de ayni grubun kontrolunde.. Kökü taa jön türklere dayanan bugün ergenekon olarak gördügümüz, özünde dönmelerin kontrolundeki bu grup, sizin ayrilikci istekleriniz yüzünden size mütesekkir kalacaktir. Siz de aslinda onlarin eserisiniz. Basini örtemeyen bayanlar da mi kürt.. Namaz kildigi icin isten atilan, fislenen, ordudan atilan insanlarda mi kürt...

Neden doguda olan olaylari kürt sorunu olarak görüyorsunuz.....??

Sorun siyonizmden beslenen, Islamdan bihaber, dönmelerden ve devsirmelerden olusan asalaklar sorunudur. Kürt sorunu degil..

Teshisi yanlis konulan hastaligin, tedavisi de olmaz... Saygilar...
nurgül sincar
27 Nisan 2009 Pazartesi 19:52
edi bese...
sa.
hakkarideki olay,yıllardır bu halka karşı işlenegelmiş ve yakın tarihimizde tc.nin kuruluşuyla giderek hızlanan, bgün medyaya yansımış asimilasyon+şiddet politikasının sadece bir minyatürüdür. halklar arasında birlikteliği, bir halkın kültürel üstünlüğüyle dayatan devletten kürd halkının bugün öğrendiği şudur ki: bu devlet kendilerini asla ve asla kürd kimliği ile kabul etmeyecektir.kürd halkının bu ülkede birlikte yaşama isteği, ancak kendilerini \"türk olarak varsaymaları\",türkçe düşünmeleri, türkçe yazışmaları anlaşmaları,ve dolayısıyla türkçe rüya görmeleriyle mümkün olacaktır. ama eğer buna karşı çıkan bir hareket olursa ve bu hareket ülke bütünlüğünü tehdit edecek boyutlara ulaşırsa(bugün olduğu gibi) allahın bize verdiği bu yaradılış özellilerini bir yabancı kültürü öğrenir gibi yine onlar öğretecek..yani bu halktan kepçeyle alınan hak ve özgürlükler tatlı kaşığıyla geri verilecek. Kürdlerin bir halk olup olmadığını bile tartışabilecek kadar tarihi yok sayan bir sınıfın, bugün trt şeş açılımı bu yüzden çok da masumane gelmemişti bu halka. Tam da silahsızlanma süreci , erbil konferansı vs. derken , neden baydemir yokedilmeye çalışılsındı yoksa, yoksa neden seçim sonrası dtp üzerine bukadar yüklenilip de ,TÜRK KAVMİYETÇİLİĞİYLE birlikte anılagelen bişey olsundu KÜRD KAVMİYETÇİLİĞİ(?) dün terör örgütü olarak adlandırılan pkk yanlıları , bugün kürd faşistleri olarak neden nitelendirilmek istensin? Bugün yaratılmak istenen bu düşünce, neye hizmet edecek sizce? bu halk bisürü iğrenç politikalarla kandırıldı yıllarca, ama bu kadarı da fazla, çok fazla değil mi?.

Haksoz haksöz

DİĞER HABERLER

Önceki ve Sonraki Haberler