Tatvan'da Aylık Seminerler Başladı

Tatvan'da Aylık Seminerler Başladı

Özgür-Der Tatvan Şubesi aylık seminerlerine başladı. Seminer, Özgür-Der Tatvan Şubesi dernek binasında başladı. Bayanlara yönelik olarak yapılan semineri, Filiz KIRANŞAL sundu. Seminerde, ‘’ADALET’’ konusu işlendi.

Filiz Kıranşal, adaletin tanımını yaparak, 'bir işi yerli yerine (hakkı olan yere)koymak, hak sahibine hakkı vermek, hak ve hukuka uygunluk, doğru ve yerinde olmak anlamlarına gelir. İnsan eşya ilişkilerini, insanların birbirileriyle olan münasebetlerini ve insanın devletle olan alakasını, Allah'ın indirdiği hükümlere göre düzenlemeye adalet denir' dedi.  Kıranşal, Allah'ın indirdikleriyle hükmedilen yere ''dar'ul islama' dar'ul adl de denilir. Çünkü İslam dini Allah'ın indirdikleri ile hükmetmektir ki, adalet budur. Şafii, Er Risale adlı eserinde adaleti, Allah'ın emirlerine uygun şekilde amalde bulunmaktır, şeklinde tanımlıyor dedi. Kur'an- Kerimden adalet ile ilgili olarak Yüce Allah, 'Allah adalete uyanları sever'(Mümtehine 8), 'Andolsun ki, biz elçilerimizi açık delillerle gönderdik ve onlarla beraber Kitabı ve adalet ölçüsünü indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler.' (Hadid, 25) 'De ki, ; Rabbim bana adaleti emretti.' (Nisa 105) buyurmaktadır. Ayrıca, Kur'an'da tağutun huzurunda mahkeme olmak ve tağuttan adalet beklemek haram kılınmıştır. Çünkü tağutlar, Allah'ın indirdiği hükümlerle değil; kendi heva ve heveslerinden kaynaklanan kanunlarla hükmederler. Tağuti iktidarlar, kendi kanunlarını 'adalet' kavramını kullanarak kitlelere kabul ettirmek gayretindedirler. Dolayısıyla zulüm, adalet olarak sunulmaktadır. Müslümanlar, adalet ve zulüm kavramlarının mahiyetini kavradıkları ve bu istikamette görevlerini yerine getirdikleri zaman, gerçek bir inkılap ortaya çıkar.

Gerçek adaleti, Allah Kur'an da,

-İnsanlar arasında hiçbir ayırım yapmadan adaletle hükmetmek,

-İnsanların hakkını korumak,

-Zulme asla rıza göstermemek,

-Zalime karşı mazlumdan yana tavır almak,

- İhtiyaç içinde olanlara yardım eli uzatmak olarak emretmektedir.

Bu adalet, bir karar vermek gerektiğinde her iki tarafında hakkını korumayı, olayları çok yönlü değerlendirmeyi, ön yargısız düşünmeyi, tarafsızlığı, hakkaniyeti, dürüstlüğü, hoşgörüyü, merhameti ve şefkati gerektirir. Kişi, öyle bir ahlaka sahip olmalıdır ki, kendi çıkarlarından önce karşı tarafı düşünmeli, kendisine bir zarar gelecek olsa dahi, eğer hak karşı taraftan yanaysa adil olabilmelidir. Yüce Allah, ' Ey iman edenler, adil şahitler olarak, Allah için hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta odlularınızdan haberdar olandır' buyurmaktadır. (Maide 8) Allah insanın tüm yaptıklarını bilmektedir. Allah Kuran'da gerçek adaleti ayrıntılı olarak tarif etmekte, her türlü anlaşmazlığın adaleti ayakta tutmakla çözüleceğini bildirmektedir. Adil yöneticilerden ve adil yöneticilerden ve adil insanlardan oluşan bir toplumda her türlü anlaşmazlığın kolaylıkla çözüleceği açıktır.

Bu iman edenler için çok büyük kolaylık ve Allah'tan rahmettir. Bu nedenle de iman edenler hem Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak, hem de huzurlu, güvenli ve barış içinde bir hayat yaşayabilmek için insanlar eksiksiz bir şekilde adaleti uygulamakla zorunludur. ADALET, dil, ırk, etnik köken gözetilmeden tüm insanlar arasında eşit olarak uygulanmalıdır.  Geçmişten ve günümüzde adaletsizliklerle ilgili örnekler veren Kıranşal, Hitleri milyonlarca insanı sırf ırklarından dolayı yok etmek istemesi, ABD de siyah ırka ikinci sınıf muamelesi yapılması, Afrika ve Asya ülkelerinde hatta ülkemizde de Kürt kimliğinin yok sayılması bunun örneklerindendir. ' Ey insanlar gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler ( şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında en üstün ( kerim) olanınız (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır.'  İslam ahlakının yaşandığı bir ortamda bir insan ne Türk veya Kürt olduğu için, ne zenci olduğu için, ne de Yahudi olduğu için suçlanamaz, farklı bir muameleye maruz kalamaz, mağdur edilemez. Bu Allah'ın takdiridir ve Allah her insanı en güzel şekilde yaratmış, en güzel sureti vermiştir. İnsanlara düşen her zaman ve herkese karşı adil, saygılı hoşgörülü, merhametli, barışçıl ve sevgi dolu olmaktır. Ayrıca Allah Kuran'da,

-Yetimler konusunda da adaleti emretmiştir.

-Verilecek karar kendi yakınları ile ilgisi olsa dahi, mümin adaletle hükmetmekle sorumludur.

-Bir topluluğa karşı duyulan kin müminleri adaletten alıkoymaması gerektiğini buyurmuştur.

Önceki ve Sonraki Haberler