Tatvan’da “Kur’an ve Tarihselcilik” Semineri

Tatvan’da “Kur’an ve Tarihselcilik” Semineri

Tatvan Özgür-Der Şubesi bayan seminerlerinde bu hafta ’KURAN VE TARİHSELCİLİK’ konusu işlendi. Semineri Zeynep Okuducu sundu.

Seminerde Zeynep Okuducu özetle şunları söyledi;

"Biz tevhidi düşünceye sahip olan Müslümanlar için, Kur'ana yaklaşım tarzı çok önemlidir. Zira dinin temel kaynağı Kur'andır ve dini doğru yaşamak için Kur'an ın doğru anlaşılması gerekir. Aslına Kur'an kendini tanıtmakta, onu nasıl okumamız gerektiğini ve nasıl anlamamız gerektiğini çok iyi anlatmaktadır. Yine Peygamber efendimizin sünnetinde de Kur'an ın nasıl anlaşılacağı çok iyi bir şekilde ifade edilmiştir. Ancak ne yazık ki, asrısaadetten bu yana Kur'ana yaklaşım tarzı vahyin özüne uygun olmamış, mü'minler Kur'anın gerçekleştirmek istediği misyondan uzak, hatta ona aykırı bir şekilde Kur'ana yaklaşmışlar. İşte bu yaklaşımlardan biri de tarihselciliktir.

Tarihsellik, sosyal bilimlerde farklı anlamları olan bir kavramdır. Tarihsellik, tarihsel olanın ''tarihsel bir durumu'' ifade etmesi, anlamın bu durumla sınırlı olması ve bugün için geçerliliğini kaybetmesi demektir. Genel anlamıyla tarihsellik bazı anlam ve yargıların ancak belli bir tarihsel çerçeve için geçerli olduklarını varsayar. Tarihselcilik, tümeli. Tikele, geneli özele, ilkeyi konjoktöre, ve mutlak izafi olana bağımlı kılar. Onlarla sınırlandırır. Mantıki sonuçlarına götürdüğümüzde, bu yaklaşım ilahi olanı beşeri olana, evrensel ve ebedi olanı tarihsel ve kültüre bağlar. Tarihselcik anlayışını savunanlara göre; Kur'an'ı anladığımızda hakikati değil, tarihsel gerçekliği elde etmiş oluruz. Çünkü Kur'an'da Allah'ın söyledikleri, O'nun bizden istedikleri değil, Hz. Muhammed'in çağdaşlarından istedikleridir. Yani Kur'an, müstakbel muhataplarını dikkate alarak inmemiştir. Elde mevcut haliyle çağımıza hitap etmemektedir. Onun tarihsel bağlamını gerekirse kendimiz kurgulayarak tekrar söz ortamına taşımalı ve günümüze hitap etmesini sağlamalıyız."

Tarihsel bakış açısıyla Kur'ana yaklaşımlar Kur'anın özellikle hukuk ve ekonomi gibi alanlarla ilgili hükümlerin yeniden yorumlanarak günümüz şartlarına uygun bir şekle getirilmesi gerektiğini savunur. Kuranın, özellikle şeriat diye tanımlayabileceğimiz hükümlerinin kendi inmiş olduğu dönemin ihtiyaçlarıyla ilgili olduğunu, günümüz sorunlarına cevap veremeyeceğini, günümüzde uygulanamayacağını savunur….

Konuşmacı, tarihselciliğin köklerinin Yunan mitolojisine kadar dayandığını, daha sonraki dönemlerde bu yöntemle İncili açıklama yoluna gidildiğini belirterek; bilimsel çalışmaların ilerlemesi sonucu Kitab-ı Mukaddes teki bazı varilerin bilimsel verilerle çatıştığı görüldü. Bu nedenle ya Kitabı Mukaddesin insan ürünü olduğu kabul edilecek veya ilahi kaynaklı olmakla birlikte onun ifade ve kurgusunun tarihsel olduğu belirtilerek yorumlanması ve anlaşılması yoluna gidilecekti ve nihayetinde ikinci yol seçildi.  Zira, İncili modern akla tasdik ettirmenin başka yolu da yoktur. İşte Müslümanlar da bu düşünceden hareketle tarihselciliği çare olarak gördüler, tıpkı Hıristiyanlar gibi çağa uydurmak adına vahiy ve aklı uzaklaştırdıkları gibi onlar da Kuranı çağa taşımak adına Kuranı tarihselci mantığıyla yorumlamaya çalıştılar.

Tarihselciliğin Müslümanların dünyasına girişi ve ilk savunucuları arasında Seyyid Ahmed Han, Ali Abdurrazık; Taha, Hüseyin; Emin el Hilti, Muhammed Ahmed Halefullah, yaşayan bir isim olarak, Nasr Hamid Ebu Zeyd, ve Cezayirli olup Fransa'da yaşayan Muhammed Arkun zikredilebilir. 

Bunlardan en çok tanınanlarından Seyyid Ahmed Han, İngiliz sömürgesi altındaki Hindistan'da batıya hayran duruşuyla Kuranı da batı kaynaklarına göre yorumlamıştır. Ona göre, Kuran da geçen şeytan, melek gibi gaybi hakikatler sembolizme göre yorumlanmalı, miras, ceza, muamelat gibi konular tarihsel olarak yorumlanmalıdır. Yine, İslam bir din olarak toplumsal bir sisteme sahip değil, hatta Kuran bazı dini nazariyeler ve ahlaki kurallardan öte bir işleve sahip değildir diyor.

Diğer bir örnek Fazlur Rahmandır. Fazlur Rahman mesela Kuranın savaş ve barış ile ilgili hükümleri yöreseldir. Ona göre, Kuranın bazı hükümleri genel bazıları ise tikeldir. Genel hükümlerin genel, siyaset hukuk ekonomi tikeldir….

Tarihselcilik, Kur'ana uygulanamaz, çünkü Kuran ilahi kaynaklıdır ve bütün kuralları Allah tarafından vazedilmiştir. Tüm hükümler evrenseldir, ilahi kaynaklı olan bu hükümleri beşeri hükümler iptal edemezler. Elbette Kuran ayetlerinin bugün algılanmasında ve hatta onların inzali sırasında, sosyal ve toplumsal olaylar tamamen fonksiyonsuz değildir. Bu evrensel Kuran mesajının yaşanbilir olduğunu ve olabilirliğini göstermek için gereklidir. tarihsellik Kuranı anlamada ve yaşamada bize yardımcı olup, kolaylık sunabilir.esas değil yardımcı fonksiyon olabilir. Ama asla belirleyici olamaz.

Tarihselciliği savunanlar bunu içtihad gibi sunmaları ise tutarlılık ve ciddiyetten uzaktır. zira içtihadın temel kuralı 'nass'ın bulunduğu yerde içtihadın olamaycağı kabulüdür.oysa tarihsellikbir metni tarih içinde oluşan şartların incelenmesi ile anlayıp günümüze taşımak için tarihsel bağlardan kurtarma iddiasındadır.

Son olarak tarihsellik bizi şu tehlikeli sonuçlara götürür

—İlahi olan Kurana beşeri müdahalenin yapılması, Kur'anın, tıpkı Hıristiyanların yaptığı gibi modern akılla uzlaştırılmasıdır.

—bu yaklaşım tarzı Kur'anın hayat üzerindeki işlevini nerdeyse ortadan kaldırmaktadır. İnsanı idame eden rolünü ortadan kaldırarak, dini yalnızca vicdana ve mabetlere hapseder. İslam böylece sosyal bir düzen, bir yönetim biçimi olmaktan çıkarılarak, yalnızca birey hayatının sınırlı ahlak boyutuna yön verir.

Konuşmacı Kur'an dan örnekler vererek semineri sonlandırdı.

—ilahi bir kitap olduğunu, 10/37

— korunmuş bir kitap olduğunu, 18/27

—müminlerin anlamaları için mübin olduğunu, 15/1

—müminler için yol gösterici olduğunu ve bu dinin son din olarak kemale erdirilmiş olduğunu bize bildiriyor. 27/23

Önceki ve Sonraki Haberler