‘Fıkıh, İtikat, Vahdet ve İttifak’

‘Fıkıh, İtikat, Vahdet ve İttifak’

Özgür-Der Bağcılar Temsilciliği temsilcilik binasında Fıkıh, İtikat, Siyaset Bağı, Vahdet ve İttifak Algısı konulu bir panel gerçekleştirdi. Panelin konuşmacıları Murat Yürükoğulları ve Zehra Türkmen idi.

İlk konuşmacı Murat Yürükoğulları itikat ve fıkıh konusunu ele aldı. Yürükoğulları itikat ve fıkıh konusunda şu görüşleri dile getirdi. Allah'a, Peygamberlere, vahy'e, meleklere, ahiret gününe ve Kuran-ı Kerim'de belirtilen diğer inanılması gereken şeylere gönülden inanmaya, gönülden benimsemeye ve düğüm atmışçasına inanmaya itikat denilir. İtikadi konular kişinin insan, hayat ve kainat ile ilgili düşüncelerini ve pratiklerini ilgilendirdiğinden ve sonucunda da ahirette göreceği karşılığı belirleyeceğinden dolayı kesinlik ifade edecek mahiyette olmalıdır. İtikadi konularda zanna yer bulunmamalıdır. İtikadi konularda kendisinde şüphe bulunmayan Kuran yetkili kılınmıştır. Bu bakımdan İslam akidesinin temeli Kurana dayanmakla oluşur. Çünkü Kuran en sağlam mütevatir nakildir. İtikadi konularda hadislerin delil teşkil etmesi söz konusu değildir.

Fıkıh sözlük anlamı olarak bir şeyi bilmek derinlemesine kavramak, iyi ve tam anlamak manasına gelir. Kuranda, hadiste ve İslam'ın ilk dönemlerinde fıkıh kelimesinin kullanımı bu sözlük anlamı çerçevesinde kalmış olmakla birlikte kelime genelde Kuran ve hadis merkezli dini bilgiyi ve anlayışı ifade eden kavramlardan biri olarak kullanılmış, İslam toplumunda dini bilginin gelişip alt ilim dallarının oluşmasına paralel olarak hicri 2. Yüzyılın sonlarından itibaren İslam'ın ferdi ve toplumsal hayata dair ameli hükümlerini bilmeyi ve bu konuyu inceleyen bir ilim dalını ifade eden bir terim halini almıştır. Fıkhın Resulullah dönemindeki fıkhın üç temel özelliği vardır; Tedriç, kolaylık ve hareket.

İkinci konuşmacı Zehra Türkmen Vahdet ve İttifak algısı konusunda şu görüşleri dile getirdi: Vahdet Kurani bir istilahtır. İslam'la ilgili tartışılmaz subuti kati yani muhkem, delaleti açık, itikadi ve fıkhi konularda bir olmak. Yani Kuran itikadına v e tartışmasız Kuran ilmihaline bağlı olmak demektir. Aslında bizim itikadımızı oluşturtan Kuran-ı Kerimdeki ilk vurgu Müzzemmil suresindeki "La ilahe illa hu''şiarıdır. Bu şiar Müslüman olmamızın ilk adımıdır. Bu adımı doğru kavradığımızda vahdeti itikadi alanda da, fıkhi alanda da, siyasi alanda da gerçekleştirmiş oluruz. Vahdet siyasette, sosyal yaşamda hatta akait kitaplarında Kurani ölçülerden uzaklaşmış olan Müslümanları yeniden vahyi ölçülerle ve fıtratla buluşturmak eylemidir. Bizim için vahdet "ey iman edenler yeniden Allaha, Rasulüne, Kitaba ve kitaplarına iman ediniz'' ilahi buyruğu doğrultusunda çalışmak ve başarılı olmaktır. Yani bizim için vahdet projesi bir islah projesidir. Vahdet Müslümanları akaidde zanni kelam kitaplarından uzaklaştırmak, fıkıhta ise yaşayan sorunlar karşısında eski üretilmiş fıkhi değerleri tekrarlamak değil, Rabbimizden iletilen vahyi değerlerle ve Rasulün muhkem sünnetini gözeterek hayatı ve sorunları yeniden vahiy ile yorumlamak, siyaseti egemen modern ve ulusal değerlerle değil vahyi değerlerle yapmak yani vahyin siyasetini yapmaktır.

Ancak Müslümanlar uzun asırlardan bu yana kitabi birlikteliklerinden uzaklaşmışlar, akaitte ve fıkıhta ürettikleri mezheplerini dini ve hayatı anlamada asıl haline getirmişlerdir. Böyle olunca da kendilerini kuşatan ve imha etmek isteyen düşmanlarından çok birbirleriyle uğraşır hale gelmişlerdir.

İttifak ortak düşmana karşı dayanışma ve yardımlaşma sorumluluğuna verdiğimiz isimdir. Müslümanlar, mezhebi aidiyetlerini bir kenara bırakarak Suriye ve Bahreyn'de kıyam eden Müslümanlara destek olmalı, vahdet içinde olmasalar da ortak düşmanları Suriye ve Bahreyn tiranlarına karşı ittifak yapmalıdırlar. Müslümanlar, Siyonist rejime karşı milliyetçilerle ve sosyalistlerle bile ittifak yapmaktadırlar. 2003 yılında 1 Mart tezkeresine karşı Müslümanlar sosyalistlerle ittifak etmiş ve başarılı da olmuşlardır.

Panel programı dinleyicilerin soru ve katkılarıyla sona erdi.

Önceki ve Sonraki Haberler