Toplumsal Hayatın Yasaları ve Sünnetullah Semineri

Toplumsal Hayatın Yasaları ve Sünnetullah Semineri

Özgür-Der Bağcılar temsilciliği bu hafta gerçekleştirdiği seminerde toplumsal hayatın yasaları ve sünnetullah konusunu işledi.

Yoğun bir katılımın olduğu seminerin oturum başkanlığını Fahrettin Aydın yaparken, konuşmacıları İdris Öztürk ve Bahadır Kurbanoğlu idi.

Oturum başkanının açış konuşmasından sonra İdris Öztürk sunumunu yaptı.

İdris Öztürk konuyla ilgili önemli tespitlerde bulundu. Öztürk'ün konuşmasından satırbaşları:

Sünnetullah Allahın yasaları ve Allahın değişmez kanunları olarak tanımlanabilir. Bu yasalar Fıtri, İradi alandakiler, değişimle ilgili olanlar, Peygamberlikle alakalı olanlar, ahiret ve imtihanla ilgili olanlar şeklinde sınıflandırılabilirler.

Bireyin veya toplumun değişimi Allah tarafından belirlenmiş yasalara bağlıdır. Kur'anı Kerim'in bu yasalarla ilgili gündeme getirdiği husus istenmeden ve uğrunda çaba gösterilmeden değişim olmayacağıdır.

"Uğrumuzda çaba gösterenleri elbette yollarımıza eriştireceğiz. Allah şüphesiz iyi davrananlarla beraberdir'' (Ankebut 29/ 69)

"Bir toplum kendini değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez'' (Ra'd 13/11)

Değişimin gerçekleşmesi için bireyin öncelikle bunu talep etmesi ardından bu hususta irade göstermesi ve son olarak harekete geçmesi gerekir.

İslam'a uygun bir değişim gerçekleştirmek isteyen insanın önüne çeşitli engeller çıkar bu engellerden bir tanesi içten gelen engeldir: bu da insanın heva'sıdır.Bir diğer engelde dıştan gelen engeldir:bu da tagut yada taguti sistemlerdir.

Bir toplumda İslam'a göre bir değişim arzulayan ve bu uğurda çaba gösteren insanların var olması, o toplumun mutlaka İslam'a uygun bir değişim yaşayacağı anlamına gelmez. O insanlar ortaya koyacakları çaba ile ahiretteki karşılığı elde ederler. Zaten birey için önemli olan da budur.

Öztürk'ün ardından söz alan Bahadır Kurbanoğlu da bu konuyla ilgili görüşlerini dile getirdi.

Kurbanoğlunun konuşmasından bazı bölümler:

Sünnet kelimesi Kur'anı kerimde 16 yerde geçmektedir; bunların sekizi sünnetullah, dördü sünnetül evvelin, ikisi sünen, diğerleri sünnetüna ve sünnete men olarak Kur'an'da yer alır.

Sünnetullah Allah'ın öteden beri süregelen ve sürecek olan, kendine özgü, değişmeyen bir davranış tarzı olarak tanımlanabilir.

Klasik dönemlerde hicri 3. yüzyıldan itibaren İslam dünyasında sünnetullah asıl mecrasından çıkarılarak tabiat kanunlarına dönüştürülmüştür. 19. yüzyılın sonlarına doğru Müslümanların positivizm ve rasyonalizmle karşılaşmasından sonra bu kavram yeniden gündeme getirilmiş ve sünnetullah yine aynı şekilde tabiat kanunları diye anlaşılmıştır. 20.yüzyılın başlarında ise bu kavram fizik alandan çok sosyal alana kaymıştır.

Sünnetullahı tabiat kanunları olarak açıklamanın tehlikeli bir yönü mucizeyi inkar etmeye götürmesidir. Çünkü Kuran sünnetullahın değişmezliğini ortaya koymaktadır. Bu durumda mucize olayı nasıl izah edilecektir. Mucize açıkça tabiat kanunun yarılmasıdır.

Sünnetullah ayrıca insanların yapıp ettiklerinden dolayı Allahın onlara karşı takip ettiği yoldur. İlahi sünnetin süreklilik arz etmesinden dolayı öncekilerin başına gelenlerden ders ve ibret almamız için Yüce Allah onların kıssalarını bize anlatmaktadır.

Helak sebeplerinden bazıları şunlardır: Peygamberleri yalanlamak, mucizeler inanmamak, zulmün ve fesadın yaygınlaşması, nimete karşı nankörlük ve günahın yaygınlaşmasına kayıtsız kalmak.

Seminer programının bu haftaki en dikkat çekici yönü semineri dinleyenlerin büyük bir kısmının soru ve katkı bölümünde söz alıp konuyla ilgili görüşlerini dile getirmesiydi.

Önceki ve Sonraki Haberler