Mescid-i Aksa’ya Yönelik Zulümler Ereğli’de Tel’in Edildi
İşgalci İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik ablukası Ereğli’de protesto edildi. Kaynak: İşgalci İsrail’in Mescid-i Aksa’ya Yönelik Zulümleri Ereğli’de Tel’in Edildi
Ereğli Ümmet Platformu adı ile bir araya gelen İslami kuruluşların Kaymakamlık karşısındaki alanda yapmış oldukları ortak açıklamada, İlk kıblemiz Mescid-i Aksa konusundaki şahitliğimizin bir kulluk görevi olduğu dile getirilerek zalimler karşısında zilletin kabul edilemeyeceği ifade edildi.
Sunum konuşmasını yapan Kenan Ersoy, Siyonistlerin Mescid-i Aksa'yı ibadete kapatmak ile intifada ateşini alevlendirdiğini, Müslümanların bu saldırganlığa boyun eğmeyeceğini, şahitlik görevinin namaz gibi oruç gibi ibadi bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Kudüs'ün kaderinin, Şam'ın, Bağdat'ın, Kahire'nin, İstanbul'un kaderi ile ortak olduğunu; tutarlı, ilkeli bir İslami mücadele adına tüm bu coğrafyadaki mazlumların mücadelesinin tavizsiz şekilde savunulması gerektiğini dile getirdi.
Basın açıklaması Bülent Öztürk tarafından okundu. Açıklamada; Siyonistlerin, Mescid-i Aksa'da Cuma namazı kılınmasını engelleyerek ve tamamen ibadete kapatmak suretiyle kendi mabetlerini inşa etmek arzusunda olduğu dile getirildi. Siyonistlere ve işbirlikçilerine karşı bütüncül bir İslami mücadele ile hareket edilmesi gerektiği belirtilerek şu ifadeler kullanıldı. "Kudüs'ün özgürlüğü, tutarlı, bütüncül, tertemiz bir mücadele ile mümkündür. Bu sebeple Gazze'de; Amerika, İsrail karşısında Hamas'a, Mısır'da; Suud, körfez sermayeli Sisi cuntası karşısında İhvan-ı Müslimin'e destek vermek, Suriye'de katil Esed, Rusya, İran ve destekçisi Hizbulesed'e, Irak'ta Sünni halka işkence eden Haşd-i Şabi çetelerine karşı durmak bu mücadelenin bir parçası olarak görülmelidir. Kudüs'ün özgürlüğü Kahire'nin, Şam'ın Bağdat'ın özgürlüğü ile mümkündür. Şam'ın özgürlüğü için, Mısır'ın özgürlüğü için, Gazze'nin ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğü için diyoruz ki; Yaşasın küresel intifada ve Yaşasın ümmet dayanışması!"
Basın açıklaması sırasında sık sık tekbir getirilerek "Ereğli'den Aksa'ya Direnişe Bin Selam", "Katil İsrail Filistin'den Defol", "Hamas'a Selam Direnişe Devam", "Yaşasın Küresel İntifada", "Yaşasın Ümmet Dayanışması", "Direne Direne Kazanacağız", "Zulme Karşı Direneceğiz" sloganları atıldı.
Son olarak da Abdulkadir Albayrak, Zalimlerin zillete, Ümmetin direniş ve şahitlik yolunda zafere ulaşması adına okuduğu dua ile program tamamlandı.
Basın açıklamasının tam metni:
Kudüs'ün Özgürlüğü İçin Meydanlardayız!
21.07.2017 - Cuma
Geçtiğimiz hafta Mescid-i Aksa'nın avlusunda 3 Filistinli genç, işgalci İsrail askerleri tarafından kurşun yağmuruna tutularak şehit edildi. İsrail askerleri, yaraladıkları 3 Filistinli'ye tıbbî müdahalede bulunmak için gelen ambulansların Mescid'e girişine de izin vermedi. İsrailli asker ve polisler son yıllarda özellikle sivillere yönelik saldırıları artarak devam etmektedir. Bir taraftan Gazze'ye yönelik ölümcül abluka ve kuşatma devam ederken, diğer taraftan Kudüs'te yaşayan Filistinlilere ve Mescid-i Aksa'da ibadetlerini yerine getiren Müslümanlara yönelik saldırı, baskı ve yıldırma politikaları uygulanmaktadır.
1948 yılında işgal ile başlayan ve Filistin topraklarının tamamını işgal etmek üzere devam eden İsrail politikası bir taraftan öldürme bir taraftan çocuklar dahil hapsetme ve ev ve işyerlerine el koyarak Yahudi yerleşimcileri yerleştirmek suretiyle hedefine ulaşmaya çalışmaktadır. 1967 yılından beri defalarca Mescid-i Aksa'da Cuma namazı kılınmasını engelleyen İsrail, Mescid'in tamamen ibadete kapatılarak kendi mabetlerini inşa etmek arzusundadır. Bu hedef doğrultusunda hukuksuz bir şekilde Filistinlileri evlerinden, yurtlarından çıkararak yeni yerleşim yerleri yoluyla işgalini genişletmeye çalışan İsrail, diğer taraftan Mescid-i Aksa ve Kudüs etrafında yaşayan Müslümanlara yönelik fiziki ve psikolojik saldırılarını da her geçen gün artırmaktadır.
Kudüs, İslam ümmetinin onurudur, şerefidir. Tertemiz geçmişi ile bizler için korunması gereken mabedimizdir. Ümmetin yiğit evlatlarının intifada ateşi ile diktatörlükleri alaşağı ettiği coğrafyamızda, katillerin kirli ellerinden uzak tutulması gereken mahremimizdir. Yakın coğrafyamızda meydana gelen her olayda fotoğrafı daha iyi görebilmemiz için hakkı batıldan ayıran mihenk taşlarındandır. Yakın zamanda Tunus'tan başlayarak, Libya, Mısır, Yemen ve Suriye'de diktatörlere başkaldıran kardeşlerimizin kalplerinde yanan özlemdir. Kudüs'ün özgürlüğü, Müslüman coğrafyamızda katillere, diktatörlere, işbirlikçilerine karşı ayağa kalkmış kardeşlerimizi sahiplenmek, onlarla bir arada olmak, mücadelelerini omuzlamak ile mümkündür. Ümmet olmanın kardeş olmanın anlamı budur.
Kudüs'ün özgürlüğü, tutarlı, bütüncül, tertemiz bir mücadele ile mümkündür. Bu sebeple Gazze'de Amerika İsrail karşısında Hamas'a, Mısır'da Suud, körfez sermayeli Sisi cuntası karşısında İhvan-ı Müslimin'e destek vermek, Suriye'de katil Esed, Rusya İran ve destekçisi Hizbulesed'e, Irak'ta Sünni halka işkence eden Haşd-i Şabi çetelerine karşı durmak bu mücadelenin bir parçası olarak görülmelidir. Kudüs'ün özgürlüğü Kahire'nin, Şam'ın Bağdat'ın özgürlüğü ile mümkündür. Şam'ın özgürlüğü için, Mısır'ın özgürlüğü için, Gazze'nin ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğü için diyoruz ki; Yaşasın küresel intifada ve Yaşasın ümmet dayanışması!
Son dönemde Kudüs'te ezanın yasaklanması, Mescid-i Aksa'nın ibadete kapatılması, ardından kapılarına metal arama dedektörlerin yerleştirilmesi, Mescid-i Aksa'ya girmek isteyen Filistinlilere yönelik saldırılar sonrasında Kudüs'te yaşayan Filistinliler tüm bu olanlara karşı tepki göstermişlerdir. Halen dedektörle aranarak Harem-i Şerif'e girmeyi reddeden binlerce Filistinli namazlarını Mescid-i Aksa'nın Aslanlı (El-Esbat) Kapısı'nda kılmaya devam etmektedir. İsrail ise namaz kılan insanlara ibadet halindeyken saldırmaya devam etmektedir. Bu saldırılar sırasında Kudüs Müftüsü dâhil birçok kişi yaralanmıştır. İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırıları ve işlemiş olduğu suçları görüntülemek isteyen basın mensuplarına yönelik engelleme ve saldırılar da devam etmektedir.
Kudüs'te yaşanan bu saldırılar, tüm Müslümanların kutsalı olan Mescid-i Aksa'nın ibadete kapatılması ve Yahudi yerleşimcilerin içeriye alınması, Mescid-i Aksa'nın kapısında namaz kılan insanlara saldırılması, olan biteni protesto eden Filistinlilere yönelik saldırılar ve haksız gözaltılar tamamen bir işgal politikasının sonuçları olmakla beraber her bir eylem ayrı ayrı suç niteliğindedir. İnsanın en kutsalı dokunulmaz olanı yaşam hakkı, ibadet özgürlüğü, Kudüs ve Mescidi Aksa uluslararası hukukun ve tüm insanlığın koruması altında olmalıdır. Türkiye'den çağrı yapıyoruz;
-İsrail işgal ettiği tüm Filistin topraklarını terk etmelidir.
-Mescid-i Aksa derhal ibadete açılmalı, Mescid-i Aksa başta olmak üzere Kudüs'teki tüm kutsal mekânlar Filistinlilerin sorumluluğunda saygı içerisinde korunmalıdır.
-Filistinlilere yönelik suç işleyen her İsrailli yargılanarak cezalandırılmalıdır.
-Mescid-i Aksa için kurulmuş olan İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere tüm uluslararası mekanizmalar, devletler, birlikler derhal bu işgal ve saldırılara son verecek tedbirleri almalıdır.
-Hangi amaçla kurulmuş hangi görüşte olursa olsun tüm sivil toplum kuruluşları ve inisiyatif grupları Filistin halkıyla dayanışma içerisine girmeli ve eylemlerle, kampanyalarla onlara destek verilmelidir.
-Bizler; Kudüs'ün tamamen özgür olması, Mescid-i Aksa'nın ibadete açılması, ezanın Kudüs'ün her yerinde okunabilmesi, hapsedilen Filistinlilerin serbest bırakılması, Filistinlilere yönelik zulmün son bulması için Türkiye'nin dört bir yanında Filistin Halkıyla Dayanışma için Özgür Kudüs için meydanlara iniyor, sokaklara çıkıyoruz. Herkesi de Kudüs sokaklarındaki mazlumların sesine ses katmak için bu eylemlere davet ediyoruz.
EREĞLİ ÜMMET PLATFORMU